Yüzakı dergisinin 246. sayısı çıktı. Yüzakı dergisinin Ağustos 2025 sayısı “İslam Şahsiyet ve Karakteri” kapağıyla yayınlandı.
Yuzaki Dergisinin Agustos 2025 Sayisi Cikti
“İslâm Şahsiyet ve Karakteri” başlığıyla çıkan Yüzakı dergisinin 246. sayısı; insanlığın kaybettiği değerleri, Gazze’de yeniden tecellî eden İslâm duruşuyla kıyaslayarak, bizleri aynaya bakmaya davet ediyor: Gerçek şahsiyet nerede, biz neredeyiz?..
İSLÂM KARAKTER VE ŞAHSİYETİ
İnsanlık tarihinde neler neler yaşandı… Neler neler denendi… Hammurâbi kanunlarından İnsan Hakları Beyannâmesine… Sosyalizmden liberalizm gibi nice dünya görüşlerine… Nice filozof, nice devlet adamı, nice devrimci, nice yazar vs… Elde ne kaldı? Bir hiç!..
Süslü cilâlı batı medeniyetinin; Gazze’de iki yıldır bir tablosu resmediliyor, bir belgeli filmi çekiliyor: Bir halkı, çocuk, kadın, yaşlı yüz binlerce Gazzeli’yi, öldüren, süren, öldüremediğini ve süremediğini, aç bırakıp süründüren bir canlı türü. Buna insan denebilir mi?.. Bu mahlûkun vasıflarına şahsiyet veya karakter denebilir mi?..
Bir bakteri, bir yosun, bir böcek, bir sarmaşık… Onlar varlık şifrelerine konmuş vazifeyi yerine geti-rir: İstilâ et, tüket, yayıl, sar… Başka hiçbir varlığa hayat hakkı tanımadan ilerle!..
İnsanın bir bakteriden farkı olmayacak mı? Hukuk, adâlet, merhamet, insâniyet… Tek ölçü kuvvet, servet, lobi mi olacak?.. Âkif ne kadar veciz tarif etmiş:
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta,
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi.
Koca insanlık tarihinden geriye ne kaldı?
Evet Gazze’de sergilenen: İSLÂM KARAKTER ve ŞAHSİYETİ
Yuzaki Dergisinin Agustos 2025 Sayisi Cikti
Dünyanın birçok yerinde insanları sokağa döken, hayran bırakan, İslâm’a yönlendiren bir mukavemet, bir vakar, bir inanç… Hakkın üstünlüğüne dair îmânın, öldürücü zarûretler karşısında bile vazgeçmeyen, sinmeyen, caymayan kıyâmı. Gerçek hürriyet!.. Piyasa gerçeklerinden kopamayan Müslüman tüccardan, dünya konjonktüründen sıyrılamayan siyâsîden, ülkesinin siyâsî rotasından çıkamayan âlimden daha hür!.. «Rabbim Allah’tır!» demekten başka suçu (!) olmayan bir mâsumiyet…
Bu sayımızda, insanımıza da bir ayna tutmak istedik. O aynada; kendi değerlerimizi, kendi şahsiyetimizi mi görüyoruz, yoksa taklitçisi olunan batı âdetlerini mi?
Ayna dediysek her türlüsü… Hakikî ve mecâzî… Saçımız, makyajımız da var orada, kredi kartı ekstremizdeki boykot ürünleri de… Evimizin eşyaları, düğünümüzün manzarası ve sosyal medyamızın profili de.
Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; dünya ve ukbâ yangınlarıyla mücadele zemininden hareketle şu düsturu kaleme aldı:
“Cennet gerçeğinin şartı, ateşlerden korunmak ve korumak.”
Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; «Unutulan Hakikatler ve Kıymetler» başlıklı makalesinde, şahsî ve içtimâî hayatımıza sızan bize yakışmayan yabancı ve bozuk âdetleri teşhis edip, İslâm karakter ve şahsiyetindeki doğru ve güzel karşılıklarını kaleme aldı.
Kıssalarda ise; evlâtların eğitim plânlarının yapılacağı bugünlerde, İslâmî eğitimin öksüz bırakılmasına sebebiyet veren, yersiz rızık endişesi ve istikbal kaygısı ele alındı. Bir yıl ziyân edilmesin, puan ziyân olmasın denirken, evlâtların âhiretlerinin ziyân edilmesiyle neticelenen bir hüsran tablosu…
Dosyamızda; bilhassa sîretten sûrete akseden dış görünüş, kılık kıyafet, bakım vb. üzerinde durulan yazılar var. Batı taklitçiliğinde gelinen son durumun vahâmetini ortaya koyan incelemeler var.
İşin özünde sevgi var. İnsan sevdiğine benzemek ister. Prof. Dr. Mustafa CANLI, bir rızık olarak sevgiyi hadislerle ele aldı. Şahsiyetin şekillenme ocağı aile ve mektep… İki müessese üzerine mühim hatırlatmalar yazılarda öne çıkıyor. Evlâtlara kazandırılacak en mühim değer: İslâm Karakter ve Şahsiyeti.
Elbette tarihte bu şahsiyet kırılmasını tetikleyen hâdiseler, hatalar; uyarıcı vecizeler, nükteler ve sözün millî bir karakterde işlendiği şiirler de dergimizin sayfalarında…
İlk yorum yazan siz olun.